İbrahim Desuki hazretlerinin okuduğu rivayet edilen salavatın Arapçası ve Türkçe anlamı…
Arapçası:
” اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى الذَّاتِ الْمُحَمَّدِيَّةِ. اللَّطِيفَةَ الأَحَدِيَّةِ. شَمْسِ سَمَاءِ الأَسْرَارِ. وَمَظْهَرِ الأَنْوَارِ. وَمَرْكَزِ مَدَارِ الْجَلاَلِ. وَقُطْبِ فَلَكِ الْجَمَالِ. اَللّٰهُمَّ بِسِرِّهِ لَدَيْكَ. وَبِسَيْرِهِ إِلِيْكَ. آمِنْ خَوْفِي وِأَقِلْ عَثْرَتِي وأَذْهِبْ حُزْنِي وَحِرْصِي وَكُنْ لِي وَخُذْنِي إِلَيْكَ مِنِّي. وَارْزُقْنِي الْفَنَاءَ عَنِّي. وَلاَ تَجْعَلْنِي مَفْتُوناً بِنَفْسِي. مَحْجُوباً بِحِسِّي. وَاكْشِفْ لِي عَنْ كَلِّ سِرٍّ مَكْتُومٍ. يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ. “
Türkçe Okunuşu:
Allahümme salli alez zatil muhammediyyetil latıyfetil ehadiyye* Şemsi semail esrar* Ve mazharil envar* Ve merkezi medari medaril celal* Ve kutbi felekil cemal* Allahümme bi sirrıhi ledeyk* Ve bi seyrihi ileyk* Amin havfi* Ve ekıl asrati* Ve eshib hüznü ve hırsıy* Ve kün li ve huz li ileyke minni* Verzukniyel fenae anni* Ve la tec’alni meftunen bi nefsi* Mahcuben bi hıssi* Vekşif li an külli sirrin mektumin ya hayyü ya kayyüm*
Anlamı:
Allah’ım; zât-ı Muhammedî’ye, latîfe-i ahadiyete, sırlar semâsının güneşine, nurların mazharına, celâl medârı olan merkeze ve cemâl felekinin kutbuna salât eyle. Allah’ım; onun, senin nezdindeki sırrı ve onun sana olan seyri hürmetine korkularımı emniyete çevir, sürçmelerimi azalt, hüznümü ve hırsımı gider, benim ve hüznümüm gidericisi ol, beni, kendimden fânî olmakla beni rızıklandır, beni nefsine aldanan ve hissi ile perdelenenlerden kılma. Ey Hay ve Kayyûm olan! Gizlenmiş olan her sırrı bana aç.
—
İbrâhim-i Dessûkî k.s.’nun salâvâtı
SALAVAT:
Allahümme salli ve sellim alezzâtîl Muhammedîyyetil latîfetil ehadiyyeti Şemsi semâil esrâri. Ve mazharil envâri. Ve merkezi medâril celâlî Ve kutbi felekil cemâlî. Allahümme bisirrihi ledeyke. Ve bi seyrihi ileyke âmin havfî ve âkil asreti vezheb hüznî ve hırsî. Ve kün lî ve hûznî ileyke minnî. Verzuknîl fenâe annî. Vellâ tec’alnî meftunen bi nefsî. Mahcûben bi hissî. Vekşif lî an küllü sirrin mektûmin Yâ Hayyü Yâ Kayyûm!
MÂNÂSI:
“ALLAH’ım! Sırlar Semasının güneşi, nûrların mazharı, Celâl Dâiresinin merkezi (dönüm noktası : akdes noktası), Cemâl Feleğinin (yörüngesinin) kutbu (devrânda devreden cismin cihân çarkının aksı) olan; Ahadiyyet (her hususta mutlak teklik) lâtifetinin (Ahadiyyetten Ahmedîyyete lütûf edilen incelik ve hakikatlerin) tecellîgâhı (ilk zuhûr yeri, çoğalma ocağı olan) Zât-ı Muhammedîyyete salât-ü-selâm eyle! ALLAH’ım! O’nun Senin yanındaki sırrı (teslimiyet) ve Sana olan (istikamet) seyrinin hakkı için; korkumu gider emin kıl (emniyette eyle), (imkanla imtihan seyr-ü-sülûkümde, teslimiyet ve istikamet tevhidinde) ayak kaymalarımı (yolda sürçmelerimi, takılıp düşmelerimi yoldan geri kalmalarımı) azalt, hüznümü (üzüntümü, kederimi) ve hırsımı (dünyaya tamahkarlığımı) gider (bertaraf et), benden yana (lehime) ol; beni, benden Kendine (Sana) al (çek), beni benden fenâ ile rızıklandır (benlik hastalığımdan kurtar, benliğimin yok olmasına izin, inâyet ve hidâyet eyle, nefs perestlikten âzâd et!). Beni nefsime meftun kılma (nefsimin fitnesine düşürme, nefsimin hevâ ve hevesiyle sihirletme, nefsime tüm gönlümü verip ona vurulan, düşkün ve âşık olan kılma!). Âfâkı (dış dünyayı) tanıdığım hislerimi (enfüsümü ve özümü tanıdığım duygularımı) bana (şühûdî tevhid tekemmülüme) hicâb (perde, engel, yol kesici, çeldirici) etme! Bana her türlü, tüm gizli (saklı) sırları aç (ifrat ve tefritten koru, i’tidal üzere ve hazımlı kıl, şaşırtma-taşırtma!) YÂ HAYYU YÂ KAYYÛM (celle celâluhu)!”
FAZİLETİ:
***İbrâhim-i Dessûkî (kaddasallahu sırrehu)’nun salâvâtı: çok azîz bir Muhammedî âşık olup Evliyâullah: “ Bu salâvâtın faziletini ALLAH (cc) bilir.” demişlerdir.
***
Fazileti: İbrahim Düsûkî (k.s.) hazretleri buyuruyor ki:
“Kim bu salâvatı her gün sabah namazından sonra okursa bizim üzerimize olan füyuzâtlar okuyanın da üzerine olur. Çünkü bu salâvatın her harfi Allah Resûlü’nün (s.a.v.) izniyle yazılmıştır.”(3 kere okumak eniyisi)
NOT: İbrahim Dussuki Hazretlerinin, Salavatı Şemsiyye ile bu salavat çok küçük değişiklikler ile hemen ayni gibi. Allah makbul eylesin.