Âşûra Günü bu duayı 7 kere okuyan o sene ölmez, eceli gelen ise okumaya muvaffak edilmez.
(Şeyh Muhammed ibni Abdilhayy ed-Dâvûdî el-Kattān’ın “Mecmû‘a”sında zikredildiği üzere; Şeyh Ebu’l-Bekā el-Ömerî’nin, İbni Ferhûn’un “el-Mesâilü’l-melfûza” isimli eserinden nakline göre; Âşûrâ günü bu duâyı yedi (7) kere okuyan o sene ölmez, eceli gelen ise okumaya muvaffak edilmez)





AŞURE GÜNÜ OKUNACAK DUALARDAN
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
▪1⃣ Şeyh Muhammed ibni Abdilhayy ed-Dâvûdî el-Kattān’ın “Mecmû‘a”sında zikredildiği üzere; Şeyh Ebu’l-Bekā el-Ömerî’nin, İbni Ferhûn’un “el-Mesâilü’l-melfûza” isimli eserinden nakline göre; Âşûrâ günü bu duâyı yedi (7) kere okuyan o sene ölmez, eceli gelen ise okumaya muvaffak edilmez: 7 kere
سُبْحَانَ اللّٰهِ مِلْاءَ الْمِيزَانِ وَمُنْتَهَى الْعِلْمِ وَمَبْلَغَ الرِّضَا وَزِنَةَ الْعَرْشِ لَا مَلْجَأَ وَلَا مَنْجَا مِنَ اللّٰهِ إِلَّا إِلَيْهِ سُبْحَانَ اللّٰهِ عَدَدَ الشَّفْعِ وَالْوَتْرِ وَعَدَدَ كَلِمَاتِ اللّٰهِ التَّامَّاتِ كُلِّهَا أَسْأَلُكَ السَّلَامَةَ بِرَحْمَتِكَ يَاأَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ وَلَاحَوْلَ وَلَاقُوَّةَ إِلَّا بِاللّٰهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ وَهُوَ حَسْبِي وَنِعْمَ الْوَكِيلُ نِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ وَصَلَّى اللّٰهُ وَسَلَّمَ عَلٰى خَيْرِ خَلْقِهِ مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ
OKUNUŞU: Subhânallâhi mil el-mîzân. Ve müntehel ilmi ve mebleğarridâ ve zinetel arş. Lâ melce-e ve lâ mencâ minallâhi illâ ileyh. Subhânallâhi adedeşşef-i vel vetri ve adede kelimatillâhittâmmâti küllihâ. Es-elükesselâmete bi rahmetike yâ erhamerrâhimîn. Ve lâ havle ve lâ quvvete illâ billâhil aliyyil azîm. Ve hüve hasbî ve ni’mel vekîl. Ni’mel mevlâ ve ni’mennasîr. Ve sallallâhu ve selleme alâ hayri halqıhî Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn.
________________
▪ 2⃣ Aşûra günü yetmiş (70) kere bu duâyı okuyanı Allâh-u Te‘âlâ mağfiret buyurur: 70 kere
حَسْبِيَ اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ نِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ
OKUNUŞU: Hasbiyallâhu ve ni’mel vekîl. ni’mel mevlâ ve ni’mennasîr.
________________
▪3⃣ Şihâbüddîn es-Sühreverdî (Kuddise Sirruhû)dan şöyle nakledilmiştir; Her kim bu duayı aşûra günü üç (3) kere okursa o sene ölmekten emin olur. Zira eceli takdir edilen kişiye o gün bu duâyı bu şekilde okumak nasip olmaz! 3 kere
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ
اَللّٰهُمَّ أَنْتَ الْأَبَدِىُّ الْقَدِيمُ، اَلْحَىُّ الْكَرِيمُ، اَلْحَنَّانُ الْمَنَّانُ، وَهٰذِهِ سَنَةٌ جَدِيدَةٌ! أَسْأَلُكَ فِيهَا الْعِصْمَةَ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ وَاَوْلِيَائِهِ وَالْعَوْنَ عَلٰى هٰذِهِ النَّفْسِ الْأَمَّارَةِ بِالسُّوءِ وَالْإِشْتِغَالَ بِمَا يُقَرِّبُنِي
إِلَيْكَ يَا كَرِيمُ! يَا ذَا الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ بِرَحْمَتِكَ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ. وَصَلَّى اللَّهُ وَسَلَّمَ عَلٰى سَيِّدِنَا وَنَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى أٰلِهِ وَصَحْبِهِ وَأَهْلِ بَيْتِهِ أَجْمَعِينَ
OKUNUŞU: Bismillâhirrahmânirrahîm. Elhamdülillâhi rabbil âlemîn. Vessalâtü vesselâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn. Allâhümme entel ebediyyül qadîm. El hayyül kerîm. El Hannânül Mennân. Ve hâzihî senetün cedîdeh. Es-elüke fîhel ismete mineşşeytânirracîmi ve evliyâih. Vel avne alâ hâzihinnefsil emmârati bissû. Vel iştiğale bimâ yuqarribunî ileyke ya Kerîm. Ya zel celâli vel ikrâm. Bi rahmetike yâ erhamerrâhimîn. Ve sallallâhu teâlâ ve selleme alâ seyyidinâ ve nebiyyinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve ehli beytihî ecmaîn.
________________
Hz. Ali (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Her kim âşûrâ gecesini (ibâdetle, zikirle, namaz ve duâlarla geçirerek) ihyâ ederse, Allâh-u Te‘âlâ da onu dilediğince ihyâ eder.”
—
ÂŞÛRA GÜNÜ DUALARI
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
1. Âşûra günü 70 kere: “Hasbiyallâhü ve ni’ğme’l-vekîlü ni’ğme’l-mevlâ ve ni’ğme’n-nesîr”
حَسْبِيَ اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ نِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ
“Allâh bana yeter! Ne güzel Vekîl’dir! Ne güzel Mevlâ ne güzel yardımcıdır!”
duâsını zikrettikten sonra 7 kere:
“Sübhânallâhi mil’e’l-mîzani ve müntehe’l-‘ılmi ve mebleğa’r-ridâ ve zinete’l-‘arşi lâ melce’e ve lâ mencâ minallâhi illâ ileyhi sübhânallâhi ‘adede’ş-şef’i ve’l-vetri ve ‘adede kelimâtillâhi’t-tâmmâti küllihâ es’elüke’s-selâmete bi rahmetike yâ Erhame’r-râhimîne ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-‘aliyyi’l-‘azîmi ve hüve hasbî ve ni’ğme’l-vekîlü ni’ğme’l-mevlâ ve ni’ğme’n-nesîru ve sallallâhü ve selleme ‘alâ (kh)ayri (kh)alkihî Muhammedin ve ‘alâ âlihî ve sahbihî ecme’în”
سُبْحَانَ اللّٰهِ مِلْاءَ الْمِيزَانِ وَمُنْتَهَى الْعِلْمِ وَ مَبْلَغَ الرِّضَا وَ زِنَةَ الْعَرْشِ لَا مَلْجَأَ وَ لَا مَنْجَا مِنَ اللّٰهِ إِلَّا إِلَيْهِ سُبْحَانَ اللّٰهِ عَدَدَ الشَّفْعِ وَالْوَتْرِ وَ عَدَدَ كَلِمَاتِ اللّٰهِ التَّامَّاتِ كُلِّهَا أَسْأَلُكَ السَّلَامَةَ بِرَحْمَتِكَ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ وَ لَا حَوْلَ وَ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ وَ هُوَ حَسْبِي وَ نِعْمَ الْوَكِيلُ نِعْمَ الْمَوْلَى وَ نِعْمَ النَّصِيرُ وَ صَلَّى اللّٰهُ وَ سَلَّمَ عَلٰى خَيْرِ خَلْقِهِ مُحَمَّدٍ وَ عَلٰى اٰلِهِ وَ صَحْبِهِ أَجْمَعِينَ
“Allâh-u Te’âlâ’yı mizan dolusunca, ilminin sonsuzluğunca, rızasına ulaşıncaya kadar ve Arş’ının tartısınca tesbih ederim! Allâh-u Te’âlâ’dan başkasına sığınılıp kaçılmaz, yine ancak O’na sığınılır!
Allâh-u Te’âlâ’yı çiftlerin ve teklerin sayısınca ve tamam olan kelimelerinin tamamının sayısınca tesbih ederim!
Ey acıyanların en merhametlisi! Senden rahmetinle (bütün belalardan) selamet isterim. O yüce ve büyük olan Allâh’ın yardımı olmadan hiçbir günahtan dönüş ve hiçbir ibadete kuvvet olamaz. O bana yeter! Ne güzel Vekîl’dir!
Ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır! Allâh-u Te’âlâ, mahlukatının en hayırlısı olan Muhammed ﷺ’e ve al-i ashabının tamamına salat ve selam eylesin!”
bu duayı okuyan kişi o sene ölmez, eceli gelen ise okumaya muvaffak edilmez. [Muhammed Ebu’l-Yüsr Âbidîn, el-Evrâdü’d-dâime, sh:92]
2. Âşûrâ günü 70 kere bu duayı okuyanı Allâh-u Te’âlâ mağfiret buyurur:
“Hasbiyallâhü ve ni’ğme’l-vekîlü ni’ğme’l-mevlâ ve ni’ğme’n-nesîr”
حَسْبِيَ اللّٰهُ وَ نِعْمَ الْوَكِيلُ نِعْمَ الْمَوْلَى وَ نِعْمَ النَّصِيرُ
“Allâh bana yeter! Ne güzel Vekîl’dir! Ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır!”
[Muhammed ibni Hatîruddîn, el-Cevâhiru’l-hams, Millet Genel Kütüphanesi, kısım:
Reşid Efendi, kayıt no:506, varak:19]
3. Şihâbüddîn es-Sühreverdî (kuddise Sirruhû)dan nakledildiğine göre:
“Âşûra günü:
‘Bismillâhi’r-rahmâni’r-rahîmi, elhamdülillâhi Rabbi’l-‘âlemîne ve’s-salâtü ve’s-selâmü ‘alâ seyyidinâ Muhammedin ve ‘alâ âlihî ve sahbihî ecme’îne, allâhümme ente’l-Ebediyyü’l-Kadîmü, el-Hayyü’l-Kerîmü, el-Hannânü’l-Mennânü, ve hâzihî senetün cedîdetün, es’elüke fîhe’l-‘ısmete mine’ş-şeytâni’r-racîmi ve evliyâihî ve’l-‘avne ‘alâ hâzihi’n-nefsi’l-emmârati bi’s-sûi ve’l-iştiğâle bimâ yükarribünî ileyke ya Kerîmü, yâ Ze’l-celâli ve’l-ikrâmi bi rahmetike yâ Erhame’r-râhimîne ve sallallâhü ve selleme ‘alâ seyyidinâ ve nebiyyinâ Muhammedin ve ‘alâ âlihî ve sahbihî ve ehl-i beytihî ecme’în’
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ، اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ، اَللّٰهُمَّ أَنْتَ الْأَبَدِىُّ الْقَدِيمُ، اَلْحَىُّ الْكَرِيمُ، اَلْحَنَّانُ الْمَنَّانُ، وَهٰذِهِ سَنَةٌ جَدِيدَةٌ، أَسْأَلُكَ فِيهَا الْعِصْمَةَ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ وَ اَوْلِيَائِهِ وَالْعَوْنَ عَلٰى هٰذِهِ النَّفْسِ الْأَمَّارَةِ بِالسُّوءِ وَالْإِشْتِغَالَ بِمَا يُقَرِّبُنِي إِلَيْكَ يَا كَرِيمُ، يَا ذَا الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ بِرَحْمَتِكَ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ وَصَلَّى اللَّهُ وَسَلَّمَ عَلٰى سَيِّدِنَا وَنَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى أٰلِهِ وَصَحْبِهِ وَأَهْلِ بَيْتِهِ أَجْمَعِينَ
‘Bütün hamdler, alemlerin Rabbi olan Allâh’a aittir! Salat-ü selam, Efendimiz Muhammed’in ve al-i ashabının tamamının üzerine olsun! Ey Allâh! Sen Ebedî’sin, Kadîm’sin (başlangıcın ve sonun yoktur)! Hayy’sın, Kerîm’sin (hakiki hayat sahibi de, kerem sahibi de ancak Sensin)! Hannân’sın, Mennân’sın (son derece acıyan ve çokça lütuflarda bulunan Rabbimizsin)! İşte bu yeni senedir! Ben bu sene Senden dilerim ki beni kovulmuş şeytandan ve onun dostlarından koruyasın, kötülüğü çokça emreden bu nefse karşı bana yardım edesin ve beni Sana yaklaştıran amellerle meşgul edesin. Ey kerem sahibi! Ey celal ve ikram sahibi! Ey acıyanların en merhametlisi! Rahmetinle kabul eyle! Allâh-u Te’âlâ, Efendimiz ve peygamberimiz Muhammed ﷺ’e, al-i ashabının ve Ehl-i Beyt’inin tamamına salat ve selam eylesin!’
duasını 3 kere okuyan kişi o sene ölmekten emin olur.
Zira eceli takdir edilen kişiye o gün bu duayı bu şekilde okumak nasib olmaz.”
[Allâme Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis:1/156; Mâü’l-ayneyn, Na’tü’l-bidâyât, sh:165]
——-
Ecel!
İki türlü ecel vardır;
Biri ecel-i mübrem, diğeri de ecel-i muallak’dır.
Ecel-i mübrem asla değişmez, kat’îdir,
fakat ecel-i muallak değişebilir. Çünkü bu ecel, bir işin yapılmasına veya yapılmamasına bağlanmıştır. Bir iş yapılırsa ecelin gelmesi, yapılmazsa gelmemesi takdir olunmuştur.
Meselâ: duâ’ya bağlı ecel, sadaka’ya bağlı ecel, devâ’ya bağlı ecel gibi. Duâya bağlı eceli Cenâb-ı Hakk, dua eden kuluna değiştirir, sadakaya bağlı eceli de, verilen sadaka ile değiştirir, ilaca bağlı eceli de, ilacın devasıyle değiştirebilir.
Bunlara ecel-i muallak denir.
Bir de kaza ve belaları değiştirme vardır ki, Allah yazdığı bir belayı, bir sadakaya veya duaya veya bir namaza, veyahut bir hayra bağlamıştır, o da, o hayır, o sadaka işlenince belayı def eder.
Nitekim Hadisi Şerifde sadaka hakkında buyrulmuştur ki: “Sadaka belayı def eder, ömrü uzatır, Allah’ın gadabını söndürür, günahları imha eder, rızka bereket getirir.” Sadakanın daha pek çok hasletleri sayılmıştır. Faydaları çoktur.
Meselâ ağızdan çıkan sözlere bağlı hükümler de vardır. Onun için ağızdan çıkan sözlere çok dikkat etmelidir. Çünkü, “Ayak sürçerse bacak kırılır, fakat dil sürçerse baş kesilir.”
İşte bu ecel de dilinden çıkan söze bağlı eceldir.
Ecel-i muallak, bağlı bulunduğu şeyle gelir. Sadaka belayı def eder, eğer verilmezse bela gelir, sadaka ömrü uzatır, eğer verilmezse ecel gelir, çünkü ecel-i muallak buna bağlıdır…
Sadaka verilince ecel değişecek ve ömür kat’î ecele kadar uzayacaktır. Verilmezse ecel-i muallak takdir olunacak veya mukadder bela gelecektir.
(Mahmud Sami Ramazanoğlu ks. Altınoluk Dergisi, 2002 – Ekim, Sayı: 200, Sayfa: 026)