KORKU, HACET, KORUNMA İÇİN OKUNACAK AYET-İ KERİMELER

KORKU, HACET, KORUNMA İÇİN OKUNACAK AYET-İ KERİMELER

KORKULU HALDE OKUYANI ALLÂH-U TE’ÂLÂ’NIN EMİN KILACAĞI, BİR HACETİ OLUP DA OKUYANA MURADININ VERİLECEĞİ, YOLCUYKEN OKUYANIN EVİNE NE KADAR UZAK OLURSA OLSUN ECELİ GELMİŞ DAHİ OLSA SELAMETLE EVİNE GERİ DÖNDÜRÜLECEĞİ AYET-İ KERİMELER(Eğer vefatı gelmişse ehline (ailesine) ve mahalline dönünceye kadar Allâh-u Te’âlâ ecelini geciktirir. )

“Tabakâtü’l-havâs” sahibi büyük alim ve veli Ahmed eş-Şercî el-Yemenî (Rahimehullâh) “el-Fevâiid” isimli eserinde şöyle demiştir: “Muteber ulemadan bazısının hattıyla bulduğum bir nakle göre; Kur’ân-ı Kerîm’de on beş (yerde başlayan, toplamda yirmi) ayet-i kerime vardır ki bunların birtakım havassı mevcuttur:

1.Birçok Mushaf bir yangında yandığı halde bu ayetler yanmamıştır.

2. Bu ayet-i kerimeler hem canı, hem de malı, cin ve insanların şerrinden muhafaza için sabah-akşam okunacak zikirlerdendir.

3. Bu ayet-i kerimelerin yazılı bulunduğu evde haşerattan hiçbir şey duramaz.

4. Bu ayet-i kerimeler yazılıp malların içine konulursa o malları (çalınmaktan ve

zarara uğramaktan) muhafaza ederler.

5. O yazı bir yiyeceğin içine konursa onu güve yiyemez.

6. Bu ayet-i kerimeler yazılıp bir yolculukta yanında bulundurulursa karada ve denizde selamet hasıl olur.

 [Ahmed eş-Şercî, el-Fevâid fi’s-sılât ve’l-‘avâid, sh:48]

İmâm-ı Şercî (Rahimehullâh) bu nakli yaptıktan sonra evliyaullahın reislerinden Fakih Ahmed ibni Mûsâ ibni Uceyl (Rahimehullâh)ın şöyle dediğini zikretmiştir: Yemen meşayihının ulularından Fakih İsmâ’il el-Hadramî (Rahimehullâh)ın naklettiği bir hadis-i şerifte Rasûlullâh ﷺ şöyle buyurmuştur: “Her kim korkulu bir haldeyken bu ayetleri okursa Allâh-u Te’âlâ ona güvence verir yahut bir hacet talep ediyorsa biiznillâhi te’âlâ o haceti görülür veya yolcuysa, memleketiyle arasında beş yüz senelik mesafe de olsa Allâh-u Te’âlâ onu beldesine (sağ-salim) geri döndürür.

Eğer vefatı gelmişse ehline (ailesine) ve mahalline dönünceye kadar Allâh-u

Te’âlâ ecelini geciktirir. O ayet-i kerimeler de şunlardır:

1. Âl-i Imrân Suresi:1-2; 2. Âl-i Imrân Suresi:18; 3. Mü’min Suresi:62; 4. Ra’d Suresi:31; 5. Yâsîn Suresi:82-83; 6. Zümer Suresi:75; 7. Kâf Suresi:15; 8. Hadîd Suresi:4; 9. Hadîd Suresi:25; 10. Talâk Suresi:3; 11. Cinn Suresi:28; 12. Müzzemmil Suresi:9; 13. Nebe Suresi:38; 14. Abese Suresi:18-20; 15. Tekvîr Suresi: 20-21.”

[Ebu’l-‘Abbâs Ahmed eş-Şercî, el-Fevâid fi’s-sılât ve’l-‘avâid, sh:48; Mâü’l-‘Ayneyn eş-Şenkîtî, Mezhebü’l-mahûf ‘alâ de’avâti’l-hurûf, sh:63]

Kaynak : Alıntı

KUR’AN AYETİ KERİMELERİ OLDĞUNDAN ABDESTLİ OKUYALIM

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

“Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm. “

Meali : Kovulmuş Şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

 1. Âl-i Imrân Suresi:1-2

الم ﴿١﴾

اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ ﴿٢﴾

Elif lâm mîm. 

Allâhu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm(kayyûmu).

Allah, kendisinden başka tanrı olmayan, hayy ve kayyûmdur.

——————————————

Âl-i Imrân Suresi:18

شَهِدَ اللّهُ أَنَّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ وَالْمَلاَئِكَةُ وَأُوْلُواْ الْعِلْمِ قَآئِمَاً بِالْقِسْطِ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ﴿١٨﴾

Şehidallâhu ennehû lâ ilâhe illâ huve, vel melâiketu ve ulûl ilmi kâimen bil kıst(kıstı), lâ ilâhe illâ huvel azîzul hakîm(hakîmu).

 ——————————————

MU’MİN Suresi 62. ayet 

ذَلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ لَّا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَأَنَّى تُؤْفَكُونَ

zâlikumullâhu rabbukum hâliku kulli şey’in lâ ilâhe illâ huve fe ennâ tu’fekûn(tu’fekûne).

İşte o Allahdır rabbınız her şeyi yaradan, başka tanrı yok ancak o, o halde nasıl çevirilirsiniz? 

——————————————

RA’D Suresi 31. ayet

وَلَوْ أَنَّ قُرْءَانًا سُيِّرَتْ بِهِ ٱلْجِبَالُ أَوْ قُطِّعَتْ بِهِ ٱلْأَرْضُ أَوْ كُلِّمَ بِهِ ٱلْمَوْتَىٰ ۗ بَل لِّلَّهِ ٱلْأَمْرُ جَمِيعًا ۗ أَفَلَمْ يَا۟يْـَٔسِ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓا۟ أَن لَّوْ يَشَآءُ ٱللَّهُ لَهَدَى ٱلنَّاسَ جَمِيعًا ۗ وَلَا يَزَالُ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ تُصِيبُهُم بِمَا صَنَعُوا۟ قَارِعَةٌ أَوْ تَحُلُّ قَرِيبًا مِّن دَارِهِمْ حَتَّىٰ يَأْتِىَ وَعْدُ ٱللَّهِ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يُخْلِفُ ٱلْمِيعَادَ

Ve lev enne kur’ânen suyyiret bihil cibâlu ev kuttıat bihil ardu ev kullime bihil mevtâ, bel lillâhil emru cemîâ(cemîan), e fe lem ye’yesillezîne âmenû en lev yeşâullâhu le heden nâse cemîâ(cemîan),ve lâ yezâlullezîne keferû tusîbuhum bi mâ sanaû kâriatun ev tehullu karîben min dârihim hattâ ye’tiye va’dullâh(va’dullâhi), innallâhe lâ yuhliful mîâd(mîâde).

Kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat bütün emir yalnız Allah’ındır. İman edenler anlamadılar mı ki, Allah dileseydi bütün insanları doğru yola eriştirirdi. Allah’ın sözü yerine gelinceye kadar, inkâr edenlere yaptıkları işler sebebiyle devamlı olarak, ya büyük bir felaket gelecek veya o felaket yurtlarının yakınına inecektir. Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez.

——————————————

 Yâsîn Suresi:82-83

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ

 فَسُبْحَانَ الَّذِي بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ

 innemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn(yekûnu).

 fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn(turceûne).

Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri yalnızca: “Ol” demesidir; o da hemen oluverir. 

Her şeyin melekutu (hükümranlık ve mülkü) elinde bulunan (Allah) ne yücedir. Siz O’na döndürüleceksiniz.

—————————————— 

 Zümer Suresi 75. Ayet

وَتَرَى الْمَلَائِكَةَ حَافِّينَ مِنْ حَوْلِ الْعَرْشِ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَقُضِيَ بَيْنَهُم بِالْحَقِّ وَقِيلَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ ﴿٧٥﴾

Ve terâl melâikete hâffîne min havlil arşı yusebbihûne bi hamdi rabbihim, ve kudıye beynehum bil hakkı ve kıylel hamdu lillâhi rabbil âlemîn(âlemîne).

Melekleri de, Rablerini hamd ile tesbih edip yücelterek Arş’ın etrafını kuşatmış hâlde görürsün. Artık kulların arasında adaletle hüküm verilmiş ve “Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur” denilmiştir.

——————————————

KAF-15. ayet-i kerimesi

أَفَعَيِينَا بِالْخَلْقِ الْأَوَّلِ بَلْ هُمْ فِي لَبْسٍ مِّنْ خَلْقٍ جَدِيدٍ ﴿١٥﴾

E fe ayînâ bil halkıl evvel(evveli), bel hum fî lebsin min halkın cedîd(cedîdin).

Biz ilk yaratışta yorulduk mu? Hayır; onlar yeniden yaratılmaktan şüphe etmektedirler.

——————————————

Hadid Sûresi 4. Ayet

هُوَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنزِلُ مِنَ السَّمَاء وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ ﴿٤﴾

57/HADÎD-4 : Huvellezî halakas semâvâti vel arda fi sitteti eyyâmin summestevâ alâl arş(arşi), ya’lemu mâ yelicu fîl ardı ve mâ yahrucu minhâ ve mâ yenzilu mines semâi ve mâ ya’rucu fîhâ, ve huve meakum eyne mâ kuntum, vallâhu bi mâ ta’melûne basîr(basîrun).

Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa hükmeden, yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilen O’dur. Nerede olursanız olun, O, sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür. 

——————————————

HADÎD Suresi 25. ayet

لَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَأَنزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْمِيزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِ وَأَنزَلْنَا الْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللَّهُ مَن يَنصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِ إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ

 lekad erselnâ rusulenâ bil beyyinâti ve enzelnâ meahumul kitâbe vel mîzâne li yekûmen nâsu bil kıst(kıstı), ve enzelnâl hadîde fîhi be’sun şedîdun ve menâfiu lin nâsi ve li ya’lemallâhu men yansuruhu ve rusulehu bil gayb(gaybi), innallâhe kavîyyun azîz(azîzun).

Celâlim hakkı için biz Resullerimizi beyyinelerle gönderdik ve beraberlerinde kitab ve miyzân indirdik ki insanlar adaletle tutunsunlar, bir de demiri indirdik, onda hem çetin bir sertlik hem de insanlar için bir çok menfeatler vardır ve çünki Allah kendisine ve resullerine gıyabında yardım edenleri belli edecek, şübhe yok ki Allah kavîdir, azîzdir.

——————————————

TALAK Suresi 3. ayet

وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ وَمَن يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَهُوَ حَسْبُهُ إِنَّ اللَّهَ بَالِغُ أَمْرِهِ قَدْ جَعَلَ اللَّهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْرًا ﴿٣﴾

Ve yerzukhu min haysu lâ yahtesib(yahtesibu), ve men yetevekkel alâllâhi fe huve hasbuhu, innallâhe bâligu emrihî, kad cealallâhu li kulli şey’in kadrâ(kadren).

Onu hatır ve hayaline gelmez bir taraftan rızıklandırır. Her kim Allah’a tevekkül ederse O ona yeter. Kesinlikle Allah emrini yerine getirir. Allah, her şey için bir ölçü tayin etmiştir.

——————————————

 CİNN Suresi 28. ayet meali

لِيَعْلَمَ أَن قَدْ أَبْلَغُوا رِسَالَاتِ رَبِّهِمْ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَأَحْصَى كُلَّ شَيْءٍ عَدَدًا ﴿٢٨﴾

Li ya’leme en kad eblegû rısâlâti rabbihim ve ehâta bimâ ledeyhim ve ahsâ kulle şey’in adedâ(adeden).

Rablerinin gönderdiklerini hakkıyla ulaştırmış olduklarını, onlarda bulunan her şeyi kuşattığını ve herşeyi bir bir saymış olduğunu bilsin diye.

——————————————

MUZZEMMİL Suresi 9. ayet

رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَاتَّخِذْهُ وَكِيلًا ﴿٩﴾

Rabbul meşrıkı vel magribi lâ ilâhe illâ huve fettehızhu vekîlâ(vekîlen).

 O doğunun ve batının Rabbi’dir. O’ndan başka tanrı yoktur. O halde yalnız O’nu vekil tut!

——————————————

Nebe Suresi 38. Ayet Meali

مَ يَقُومُ ٱلرُّوحُ وَٱلْمَلَٰٓئِكَةُ صَفًّا ۖ لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ ٱلرَّحْمَٰنُ وَقَالَ صَوَابًا

Yevme yekûmur rûhu vel melâiketu saffâ(saffen), lâ yetekellemûne illâ men ezine lehur rahmânu ve kâle sevâbâ(sevâben).

(36-38) Bunlar kendilerine; Rabbinden, göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbinden, Rahmân’dan bir mükâfat, yeterli bir ihsan olarak verilmiştir. Onlar, Ruh’un (Cebrail’in) ve meleklerin saf duracakları gün Allah’a hitap edemeyeceklerdir. Sadece Rahmân’ın izin vereceği ve doğru söyleyecek olan kimseler konuşabilecektir.

——————————————

80/ABESE SURESİ -18.AYET

مِنْ أَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُ ﴿١٨﴾

مِن نُّطْفَةٍ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُ ﴿١٩﴾

ثُمَّ السَّبِيلَ يَسَّرَهُ ﴿٢٠﴾

Min eyyi şey’in halakahu.

Min nutfetin, halakahu fe kadderahu.

Summes sebîle yesserahu.

(Allah) onu hangi şeyden yarattı? 

Nutfeden (bir damladan onu yarattı), sonra da ona kader tayin etti (gelişimini (DNA’larını) programladı ve ömür tayin etti).Sonra yolu ona kolaylaştırdı.

 —————————————-

TEKVİR Suresi 20. ayet

ذِي قُوَّةٍ عِندَ ذِي الْعَرْشِ مَكِينٍ ﴿٢٠﴾

مُطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ ﴿٢١﴾

Zî kuvvetin inde zîl arşi mekîn(mekînin).

Mutâın semme emîn(emînin).

 O elçi, pek güçlü, Arş’ın sahibinin katında itibarlıdır.

Orada kendisine itaat edilendir, güvenilendir.

—————————-

Kaynak : Alıntı

KORKU, HACET, KORUNMA İÇİN OKUNACAK AYET-İ KERİMELER’ için 5 yanıt

  1. KARDEŞ;RAD ÜSTTE 3 YAZIYOR,AYET KISMINDA 31 YAZIYOR…1 RAKAMINI FAZLADAN YAZMIŞSINIZ LÜTFEN DÜZELTİN

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s